Topkapı Sarayı,Aya İrini Kilisesi,Sultanahmet Camii,Ayasofya,Hipodrom,İbrahim Paşa Sarayı(Dışarıdan),Haseki Hürrem Sultan Hamamı(Dışarıdan)-Öğle Yemeği,Haliç ve Boğazda Tekne Turu – Boğaziçi Köprüsü,Kız Kulesi(Denizden)Ulaşım ve Rehber Her Gün(Salı Hariç)
Topkapi Palace was built in 1478 and has been the center of the Ottoman Empire for 380 years. Bugünkü alanı 80 dönüm olan saray, ilk yapıldığı yıllarda 8-9 kat daha büyüktü. “Topkapı” adı, Bizans döneminde Sarayburnu’ndaki İstanbul kalesinin kapılarından birinin Topkapı adını taşıması nedeniyle saraya verilmiştir.
Sarayın dördü karaya, üçü denize bakan yedi büyük kapısı vardı. Saraya çoğunlukla Ayasofya’nın önündeki “Bab-ı Hümayun” denilen kapıdan girilirdi. Bu kapıdan 300 metre içeride Orta Kapı bulunmaktadır. Sadrazamlar Orta Kapı’da atlarından inmek ve yaya olarak içeri girmek zorundaydılar. “İlk Yer” adı verilen bir gezinti yeri vardır. Sağdaki Saray Mutfağı’nda 15.000, hatta 20.000 kişiye yetecek kadar yemek pişiriliyordu. Gezinti yolunun sonunda harem kapısı ve vezirlerin toplandığı Kubbealtı yer almaktadır. Orta Kapı’dan sonra “Bab-us Seade” olarak da adlandırılan Akağalar Kapısı gelir. Bu bölümde Bağdat Köşkü, Kara Mustafa Paşa Köşkü, Mecidiye Köşkü, Revan Odası, Hırka Odası, Sünnet Odası, Lale Bahçesi yer almaktadır. Tüm bunlar Saray’ın “Selamlık” bölümünü oluşturuyordu. “Harem Dairesi” Saray’ın en ilginç köşelerinden biriydi. Burada sultanların anneleri, eşleri, cariyeleri ve kalfaları yaşardı. Ayrıca sultanın ikametgahı da burada bulunuyordu. III. Murat’ın yatak odası Harem’in değil, tüm Topkapı Sarayı’nın en görkemli yeriydi.
Ayasofya’nın inşasına 2 Aralık 532 tarihinde başlanmış ve 27 Aralık 537 tarihinde tamamlanmıştır. Ayasofya kendi dönemi ve sonraki dönemler için büyük önem taşımaktadır. Dünyanın 8 harikası arasında gösterilen Ayasofya, 916 yıl kilise, 481 yıl ise cami olarak kullanıldı. Ayasofya, geleneksel bazilikal plan ile merkezi kubbeli planın birleştirilmesiyle inşa edilmiştir. Binada üç nef, bir apsis ve iç ve dış olmak üzere iki narteks bulunmaktadır. Apsisten dış nartekse kadar olan uzunluk 100 m’dir. genişliği 69,50 m’dir. Kubbenin yerden yüksekliği 55,60 m, çapı kuzey-güney yönünde 31,87 m ve doğu-batı yönünde 30,86 m’dir.
Binada 40’ı alt galeride, 64’ü üst galeride olmak üzere 104 sütun bulunmaktadır. Ayasofya’nın mermer kaplı duvarları hariç, tüm yüzeyler güzel mozaiklerle süslenmiştir. Mozaiklerin yapımında altın gümüş, cam, pişmiş toprak ve renkli taşlardan oluşan malzemeler kullanılmıştır. Yapıdaki bitkisel ve geometrik mozaikler 6. yüzyıla, tasvirli mozaikler ise ikonoklazm sonrasına (Tasvir Kırıcı Dönem 730-842) tarihlenmektedir. Ayasofya, Fatih Sultan Mehmed’in (1451-1481) 1453 yılında İstanbul’u fethetmesinin ardından camiye dönüştürülmüştür. Fetihten hemen sonra yapı güçlendirilerek en iyi şekilde korunmuş ve Osmanlı Dönemi eklemeleriyle cami olarak varlığını sürdürmüştür. İnşa edildiği tarihten itibaren çeşitli depremlerden zarar gören yapıyı desteklemek için hem Doğu Roma hem de Osmanlı dönemlerinde payandalar inşa edilmiştir. Mimar Sinan tarafından inşa edilen minareler de yapıda destek payandaları olarak görev yapmaktadır.
Osmanlı döneminde, 16. ve 17. yüzyıllarda Ayasofya’ya mihraplar, minber, müezzin mahfilleri, vaaz kürsüsü ve maksureler eklenmiştir.
Sultan Abdülmecid döneminde Hattat Kadıasker Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılmıştır, 7,5 m. Çapı 8 olan çizgi tahtaları ana mekânın duvarlarına yerleştirilmiştir. “Allah, Hazreti Muhammed, Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazreti Ali, Hz. Hasan ve Hz. “Hüseyin” yazılı bu levhalar İslam dünyasının en büyük hat levhaları olarak bilinmektedir. Aynı hattat kubbenin ortasına Nur Suresi’nin 35. ayetini yazmıştır.
Sultanahmet Camii, I. Ahmet tarafından 1609-1617 yılları arasında Sinan’dan sonraki en önemli mimarlardan biri olan Sedefkar Mehmet Ağa’ya yaptırılmıştır.
Yapımı tamamlandıktan sonra birçok eleştiriye maruz kalan Sultanahmet, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde 6 minareli ilk ve tek cami olma özelliğini taşıyor. Eleştirilere maruz kalmasının nedeni ise Mekke Camii ile aynı sayıda minareye sahip olmasıdır. Eleştirilerin bir diğer nedeni de o dönemde Osmanlı gelirlerinin azalmasına rağmen bu cami için harcanan yüksek miktardaki paraydı. Sultan I. Ahmet, Mekke Camii’ne 7. minareyi inşa ettirerek bu eleştirilerin bir kısmına son verdi.
Sultanahmet Camii’nde 16 balkon bulunmaktadır ve bu balkonlar I. Ahmet’in tahta çıkan 16. padişah olması nedeniyle bu şekilde düşünülmüştür. Sultanahmet Camii ilk inşa edildiğinde çok geniş bir alana sahipti ancak medrese, sultan sarayı, imarethane, arasta ve hamam gibi yapılardan oluşan külliyenin büyük bir kısmı günümüze kadar ulaşamadı. Ahmet I’nin, 28 yaşında vefat eden, tek kubbeli türbesi Güneş Saati Camii’nin bahçesinde bulunmaktadır. Mavi Cami’nin ana kapısında demirden yapılmış bir kordon bulunmaktadır ve avluya 3 kapıdan girilebilir. Bu kordonun girişte yerleştirilmesiyle, “Allah’ın evine gelen sultanın bile girişte eğilmesi gerektiği” mesajı verilmek istenmiştir.
Mavi Cami’nin iç kısmı 4 direk üzerine oturur ve muhteşem 43 metre yüksekliğinde bir kubbe ile örtülüdür. Kubbenin çapı 23.5 metredir. Bu bölümdeki desenlerde baskın renk olan mavi, farklı dönemlerdeki onarımlarda kullanılmıştır.
Yaklaşık olarak 22.000 adet İznik ve Kütahya çinisi, caminin duvarlarını süslemektedir. Farklı çiçek türlerinin motifleri, caminin dikkat çekmesinde büyük bir rol oynayan çinilerin üzerine işlenmiştir. 260 pencerenin binayı aydınlatması sayesinde, çiniler özellikle hava açık olduğunda çok güzel bir görünüm sergiler. Ayasofya’nın 1924’te müze olmasının ardından, İstanbul’un ana camisi haline geldi.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.